top of page
DEVAM EDEN SERGİLERİMİZ
AS GAUDY AS A BUTTERFLY /RENGARENK
Sinem Yıldırım ve Burcu Sülek tarafından küratörlüğü yapılan Co+Lab Kolektifi’nin ikinci sergisi “As Gaudy As A Butterfly / Rengarenk” Valensiya’dan sonra İstanbul’da açılıyor. 9 Mart- 6 Nisan tarihleri arasında Goba Art & Design’da izlenebilecek sergi farklı ülkelerden ve coğrafyalardan 19 sanatçının giyilebilir sanat işlerini bir araya getiriyor.
Kolektifin ilk sergisi “Declaration Of Sentiments / Duygular Bildirisi”, İstanbul, Atina, Gent ve Stokholm’de sergilenmişti. Co+Lab toplumsal cinsiyet tartışmalarını, kadın olma hallerini ve kadının toplumsal rollerini odağına aldığı bu sergide 20 kadın sanatçıyı bir araya getirmişti.
İlk sergi gibi bu sergide de takı salt bir süs nesnesi olarak değil, kavramsal bir sanat nesnesi olarak ele alınıyor ve renkler üzerinden ifade biçimlerine ve sanatçıların renklerle sembolize ettikleri kavramlara odaklanarak rengarenk, düşünsel ve düşsel bir seçki sunuluyor.
Sergi metni, renkleri sadece fiziksel özellikleriyle değil aynı zamanda duyumsal etkileriyle de ele alan Goethe’den bir alıntıyla başlıyor:
“Göz, varlığını ışığa borçludur. Işık kendine, kendisi gibi bir organ seçer ve böylece göz, ışıkta, içerideki ışık dışarıdaki ile karşılaşsın diye ışık için şekillenir.” (Goethe)
Fiziksel sistemde renk, ışığın dalga uzunluklarını hangi oranda bulundurduğuna bağlı olarak ölçülerle ve rakamlarla ifade edilebilen değerleridir. Göz, bu dalga titreşimlerini sinirler vasıtasıyla beyne gönderir ve renk görülür.
Renk, ışığın gözün retinasına ulaşmasıyla oluşan bir algılamadır. Bu fizyolojik algı sonucu renk, bireyin psikolojik durumu, toplumsal öğretileri, çevre faktörleri gibi birçok etmen sonucu anlam kazanır ve her renk kendine özgü bir “ruhsal titreşimi” yaratır.
Mağara resimlerinden, duvar resimlerine, vitraylardan, kumaşlara bu ruhsal titreşim binlerce yıllık tarih içinde tüm çağların ve toplumların simgesel bir ifade aracı olmuştur.
Aşklar, yasaklar, direnişler, başkaldırışlar renklerle sembolize edilmiş, sınıfsal mücadele, toplumsal cinsiyet mücadeleleri, barış renklerden bağımsız görselleştirilmemiştir.
İktidar beden üzerindeki hegemonyasını kurarken renkleri yasaklamış veya renklerle insanları ayırmıştır. Sanatçılar ise iktidarın elinden renkleri geri almıştır. Bu kadar evrensel standartlara sahip renk, özne ile tamamen farklı anlamlara bürünmüş ve zenginleşmiştir. Sanatçılar kendilerini renkler üzerinden ifade etmiş, görünen her renk, her eserde farklı bir sembole, duyguya, beğeniye karşılık gelmiştir.
Bu kapsamda As Gaudy As A Butterfly / Rengarenk sergisi sanatçıların renkler üzerinden ifade biçimlerine ve sanatçıların renk ile sembolize ettikleri kavramlara odaklanıyor.
KATILIMCI SANATÇILAR
Anna Talbot (GB/NO), Burcu Sulek (TUR), Christoph Straube (DE), Daniel Kanarik (IL), Diederick Van Hovell (BE), Felieke Van Der Leest (NL), Karin Roy Andersson (SE), Karin Seufert (DE/NL), Katia Rabey (RU/IL), Lucie Houdkova (CZ), Melanie Isverding (DE), Patricia Domingues (PT/BE), Ryungjae Jung (KR), Selen Ozus (TUR), Seulki Lee (KR), Snem Yildirim (TR), Tore Svensson (NL), Urmas Lüüs (EE), Yong Joo Kim (KR/US)
Kolektifin ilk sergisi “Declaration Of Sentiments / Duygular Bildirisi”, İstanbul, Atina, Gent ve Stokholm’de sergilenmişti. Co+Lab toplumsal cinsiyet tartışmalarını, kadın olma hallerini ve kadının toplumsal rollerini odağına aldığı bu sergide 20 kadın sanatçıyı bir araya getirmişti.
İlk sergi gibi bu sergide de takı salt bir süs nesnesi olarak değil, kavramsal bir sanat nesnesi olarak ele alınıyor ve renkler üzerinden ifade biçimlerine ve sanatçıların renklerle sembolize ettikleri kavramlara odaklanarak rengarenk, düşünsel ve düşsel bir seçki sunuluyor.
Sergi metni, renkleri sadece fiziksel özellikleriyle değil aynı zamanda duyumsal etkileriyle de ele alan Goethe’den bir alıntıyla başlıyor:
“Göz, varlığını ışığa borçludur. Işık kendine, kendisi gibi bir organ seçer ve böylece göz, ışıkta, içerideki ışık dışarıdaki ile karşılaşsın diye ışık için şekillenir.” (Goethe)
Fiziksel sistemde renk, ışığın dalga uzunluklarını hangi oranda bulundurduğuna bağlı olarak ölçülerle ve rakamlarla ifade edilebilen değerleridir. Göz, bu dalga titreşimlerini sinirler vasıtasıyla beyne gönderir ve renk görülür.
Renk, ışığın gözün retinasına ulaşmasıyla oluşan bir algılamadır. Bu fizyolojik algı sonucu renk, bireyin psikolojik durumu, toplumsal öğretileri, çevre faktörleri gibi birçok etmen sonucu anlam kazanır ve her renk kendine özgü bir “ruhsal titreşimi” yaratır.
Mağara resimlerinden, duvar resimlerine, vitraylardan, kumaşlara bu ruhsal titreşim binlerce yıllık tarih içinde tüm çağların ve toplumların simgesel bir ifade aracı olmuştur.
Aşklar, yasaklar, direnişler, başkaldırışlar renklerle sembolize edilmiş, sınıfsal mücadele, toplumsal cinsiyet mücadeleleri, barış renklerden bağımsız görselleştirilmemiştir.
İktidar beden üzerindeki hegemonyasını kurarken renkleri yasaklamış veya renklerle insanları ayırmıştır. Sanatçılar ise iktidarın elinden renkleri geri almıştır. Bu kadar evrensel standartlara sahip renk, özne ile tamamen farklı anlamlara bürünmüş ve zenginleşmiştir. Sanatçılar kendilerini renkler üzerinden ifade etmiş, görünen her renk, her eserde farklı bir sembole, duyguya, beğeniye karşılık gelmiştir.
Bu kapsamda As Gaudy As A Butterfly / Rengarenk sergisi sanatçıların renkler üzerinden ifade biçimlerine ve sanatçıların renk ile sembolize ettikleri kavramlara odaklanıyor.
KATILIMCI SANATÇILAR
Anna Talbot (GB/NO), Burcu Sulek (TUR), Christoph Straube (DE), Daniel Kanarik (IL), Diederick Van Hovell (BE), Felieke Van Der Leest (NL), Karin Roy Andersson (SE), Karin Seufert (DE/NL), Katia Rabey (RU/IL), Lucie Houdkova (CZ), Melanie Isverding (DE), Patricia Domingues (PT/BE), Ryungjae Jung (KR), Selen Ozus (TUR), Seulki Lee (KR), Snem Yildirim (TR), Tore Svensson (NL), Urmas Lüüs (EE), Yong Joo Kim (KR/US)
GEÇMİŞ SERGİLER
BIZE ULAŞIN
Asmalı Mescit Mahallesi,Ensiz Sokak,1/B Beyoğlu-İstanbul
+90 532 451 80 85
bottom of page